Ana içeriğe atla

Caro Emerald

  Son yıllarda dinlediğim en güzel seslerden birine sahip Jazz sanatçısı Caro Emerald. Tesadüfen bir şarkısını dinledikten sonra günlerdir kopamadım kendisinden. Ve biraz geç tanıdığım için de üzüldüm.
  Oldukça sofistike bir kadına benziyor ve çektiği klipler de en az şarkıları kadar başarılı. Great Gatsby romanından fırlamış gibi bence, 1920li yıllardan gelmiş olduğunu düşünüyorum. Her şarkısı neşeli, hareketli, insan kendini müziğe kaptırıp ritm tutarken buluyor.
  32 yaşındaki Amsterdamlı yetenek, 2005 yılında Amsterdam Conservatory'den mezun olmuş. 2009 yılında çıkardığı Back It Up single'ını 2010 yılında çıkardığı Deleted Scenes From the Cutting Room Floor albümü takip etmiş. 2013 yılında ikinci ve son albümü The Shocking Miss Emerald.
  Güzel vokalin turnelerini duyurduğu bir sitesi var.



Back It Up



                                          

A night like this


                                          

Paris 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederim...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatıma Yön Veren 10 Kitap

  Geçen sene böyle bir yazı okumuştum, o günden beri düşünüyorum hayatıma yön veren 10 kitap nedir diye. En çok beğendiğiniz kitapları belirlemek kolaydır ama bir kitap okuduktan sonra bazı kararlarınızı sorgulamak bazılarını değiştirmek ise o kitabın hayatınıza etki ettiğini gösterir. Yani bir kitabı beğenmekle bir kitabın size kendinizi sorgulatması ayrı şeylerdir. Ben "bir kitap okudum hayatım değişti" demiyorum ama "bir kitap okudum ve kararlarım değişti" dediğim 10 kitabı sıralayacağım.

İlk Psikiyatri Hastanesi: Asklepion

  İçinde bulunduğumuz coğrafya tıbbın kurucu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Tıbbın babası Hipokrat İstanköy (Kos Adası) doğumludur ve çeşitli Anadolu illerinde hekimlik yaptıktan sonra tekrar İstanköy'e dönerek hekimliğe burada devam etmiştir. İstanköy Bodrum'un karşısında yer alan bir Ege adasıdır.   O dönemlerde yurdumuzda üç önemli sağlık merkezi bulunmaktaydı. Hipokrat'ın bulunduğu Kos Adası, Epidaurus ve Asklepion.

Yaşlılıkta Aşk / Love at Old Age

  Sokakta neden el ele yürüyen yaşlılara sık rastlamayız? Siz hiç parkta öpüşen yaşlı bir çift gördünüz mü? Ben görmedim... Yaşlanınca unutur muyuz aşkı, yoksa "yaşlı başlı insanlarız" diye düşünüp toplumdan mı çekiniriz? Kafelerde birbirine aşkla bakan yaşlı insanlar olsa benim çok hoşuma gider mesela. Gittikçe sevgisiz toplumlara dönüşüyoruz. Aşkımızı, sevgimizi belli etmekten utanıyoruz. Bir de mahalle baskısı var gencinden yaşlısına. Sarılamıyor, öpüşemiyor, el ele tutuşamıyoruz.   Sizi bir projeyle tanıştıracağım. Ünlü fotoğrafçı Willy Puchner "Love at Old Age" adlı projesinde yaşlanınca aşkların nasıl göründüğünü göstermiş. Keşke diyorum, hep böyle insanlar görsem çevremde. Yılların yıpratamadığı aşkları kırışıklarına gizlemiş bu tonton insanlarla dolu olsa sokaklar, sahiller. Willy Puchner Bio The Project: Love at Old Age