Ana içeriğe atla

Beyaz Geceler, Fyodor Dostoyevski

  Tam adı Beyaz Geceler - Bir Hayalperestin Anılarından olan Dostoyevski'nin uzun öyküsü yazarın en etkileyici kitaplarından biridir. Öykünün baş kahramanı ve anlatıcısı yalnız bir delikanlı. Karakterin tahlili, şehirde tek başına dolaşıp insanları ve binaları gözlemlemesi gibi özellikleri, daha sonra yazacağı Suç ve Ceza ve Yeraltından Notlar'a temel niteliğinde.




  Dört gecelik bir hayalin masalsı anlatımı, Dostoyevski'nin ilk yıllarını okuduğumuzun ayırdımına varmamızı sağlıyor. Daha sonraki kitaplarında bulduğu tarzı henüz oluşturma çabasında olduğunu görüyoruz. Öyküye bütün bütün bir karanlık, kasvet çökmemiş. Bu eseri 27 yaşında yazmış olmasından sanırım, yer yer romantik ögeler barındırıyor. Kahramanımız tipik Dostoyevski karakterleri gibi insanlıktan kopmuş, ancak ötekiler kadar da nefret etmiyor. Hayalperest bir yalnızlığın yumuşak bulutu içinde yürüyor adeta. O yüzden bu denli kolay kapılıyor platonik bir aşka.
   İlk defa Dostoyevski'nin bir kitabında bu kadar umut yakaladım ben. Tabi fazla umuttan sonra yere çakılmak da daha sert oluyor. Öykünün etkileyiciliği bu noktada saklı olmalı.

  Petersburg'da, şehrin boşaldığı bir mevsimde yine boş boş gezmekte olan kahramanımız o ünlü "beyaz geceler"in içinde kendisine dört günlük bir aşk yaşatacak Nastenka ile tanışır. Platonik olarak yaşadığı aşkını son ana kadar elde edeceğine inanırız. Hatta benim gibi elde etmiş olduğunu bile düşünürsünüz. Bu aşkın yaşattığı duygusal karmaşa ve saf umut bir zamanlar hepimizin yüreklerinde yaşanmıştır. Ancak kaç yazar tarafından böyle güzel ayna tutulmuştur?

  Kahramanımız Türk Sineması'ndan Sadri Alışık'ın Şarlo'dan uyarladığı Turist Ömer'le benzerleşmektedir. Komik aşk filmlerinin hep üçüncü kişisidir.(*) Kitabın kahramanı, filmin başrolü olsa da sevdiği kadın için ikinci erkektir.



  Dostoyevski'nin en romantik eseri bu kadar ünlenmesinde bir paya da sinema sahip. Yıllardan bu yana film senaryolarına uyarlanıyor.
   
  Le Notti Bianche (1957) - Yönetmen: Luchino Visconti
  Quarte nuits d'un réveur(1971) - Yönetmen: Robert Bresson
  Cafer Bey: İyi, Fakir ve Kibar(1971) - Yönetmen: Feyzi Tuna (Cafer Bey tiplemesiyle Nejat Uygur)
  En ilginç uyarlamanın ise Bollywood yapımı Saawariya(2007) olduğu söyleniyor. (Kendime not: bu film en kısa zamanda izlenecek!)


* Sabri Gürses'in önsüzünden yorumlanarak alıntılanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatıma Yön Veren 10 Kitap

  Geçen sene böyle bir yazı okumuştum, o günden beri düşünüyorum hayatıma yön veren 10 kitap nedir diye. En çok beğendiğiniz kitapları belirlemek kolaydır ama bir kitap okuduktan sonra bazı kararlarınızı sorgulamak bazılarını değiştirmek ise o kitabın hayatınıza etki ettiğini gösterir. Yani bir kitabı beğenmekle bir kitabın size kendinizi sorgulatması ayrı şeylerdir. Ben "bir kitap okudum hayatım değişti" demiyorum ama "bir kitap okudum ve kararlarım değişti" dediğim 10 kitabı sıralayacağım.

Kediler Güzel Uyanır - Yekta Kopan

Yaşlılıkta Aşk / Love at Old Age

  Sokakta neden el ele yürüyen yaşlılara sık rastlamayız? Siz hiç parkta öpüşen yaşlı bir çift gördünüz mü? Ben görmedim... Yaşlanınca unutur muyuz aşkı, yoksa "yaşlı başlı insanlarız" diye düşünüp toplumdan mı çekiniriz? Kafelerde birbirine aşkla bakan yaşlı insanlar olsa benim çok hoşuma gider mesela. Gittikçe sevgisiz toplumlara dönüşüyoruz. Aşkımızı, sevgimizi belli etmekten utanıyoruz. Bir de mahalle baskısı var gencinden yaşlısına. Sarılamıyor, öpüşemiyor, el ele tutuşamıyoruz.   Sizi bir projeyle tanıştıracağım. Ünlü fotoğrafçı Willy Puchner "Love at Old Age" adlı projesinde yaşlanınca aşkların nasıl göründüğünü göstermiş. Keşke diyorum, hep böyle insanlar görsem çevremde. Yılların yıpratamadığı aşkları kırışıklarına gizlemiş bu tonton insanlarla dolu olsa sokaklar, sahiller. Willy Puchner Bio The Project: Love at Old Age