Ana içeriğe atla

cnbc-e Mart Sayısı

  Madem ki dergilere küsmüş ben aylar yıllar sonra dergi aldım, bunu gözünüze sokayım dedim. En son aldığım dergi Geo'ydu. Ben alır almaz yayından kalkması kişisel algılamama sebep oldu elbet. Ben de online takip ettim çoğu şeyi. Ama  bu ay buna bir son verip sorunun ben de olmadığını kendime ispat etmek için bir dergi aldım! Tabi bu dergiyi üç arkadaş aynı anda almamızın psikolojik faktörünü de atlamayayım. Bizim kuşaktaki her genç gibi dizi ve film manyağı, en büyük bütçeli dizilerden olan Game of Thrones'un da hastası olduğumdan cnbc-e cazip geldi bu ay.
  O yüzden ilk derginin promosyonu olan Game of Thrones bardak altlıklarımı gösteriyorum.



  Derginin sinema ekinden henüz kendisine geçememiş olsam da renkli tasarımı kendisine çekiyor.


  Mart ayı demek Game of Thrones demek! Sevgili Daenerys Targaryen,  Khaleesi ve mother of dragons ejderhalarıyla bu sezona damgasını vuracağı için merakla okunacak bir yazı hazırlanmış.


  Ya şimdi GOT güzel de, aslında o kadar da dizi manyağı olmadığımı itiraf edeyim. O yüzden ilk önce film ekini yalayıp yuttum. Mart ayındaki filmlere yer vermeleri, tanıtmaları çok hoşuma gitti.


To The Wonder (8 Mart)
Yönetmen: Terrence Malick
Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 (8 Mart)
Yönetmen: Alphan Eşeli


Hitchcock (29 Mart)
Yönetmen: Sacha Gervasi


Les Miserables (1 Mart)
Yönetmen: Tom Hooper

  Bir de "Raflarda" diye bir bölüm var, orada da Filmekimi'nde izlemiş olduğum The Angel's Share anlatılmış. Ken Loach'ın bu muhteşem filmini hemen izleyin derim. 2012 Cannes Jüri ödülünü almıştı.


Bu ay vizyona girecek Hitchcock filminden esinlenerek Hitchcock oyuncularına neler çektirdi? diye bir yazı hazırlanmış ki enfes olmuş.



Ve son olarak aylık film programı...


Şu dergiyi alıp okuduktan sonra kızdım kendime niye yıllarca dergi almadım diye ama artık her ay birşeyler almaya çalışacağım. Bu da kendime buradan verdiğim bir söz olsun...
Mart ayında bolca film bekliyor bizi!





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatıma Yön Veren 10 Kitap

  Geçen sene böyle bir yazı okumuştum, o günden beri düşünüyorum hayatıma yön veren 10 kitap nedir diye. En çok beğendiğiniz kitapları belirlemek kolaydır ama bir kitap okuduktan sonra bazı kararlarınızı sorgulamak bazılarını değiştirmek ise o kitabın hayatınıza etki ettiğini gösterir. Yani bir kitabı beğenmekle bir kitabın size kendinizi sorgulatması ayrı şeylerdir. Ben "bir kitap okudum hayatım değişti" demiyorum ama "bir kitap okudum ve kararlarım değişti" dediğim 10 kitabı sıralayacağım.

İlk Psikiyatri Hastanesi: Asklepion

  İçinde bulunduğumuz coğrafya tıbbın kurucu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Tıbbın babası Hipokrat İstanköy (Kos Adası) doğumludur ve çeşitli Anadolu illerinde hekimlik yaptıktan sonra tekrar İstanköy'e dönerek hekimliğe burada devam etmiştir. İstanköy Bodrum'un karşısında yer alan bir Ege adasıdır.   O dönemlerde yurdumuzda üç önemli sağlık merkezi bulunmaktaydı. Hipokrat'ın bulunduğu Kos Adası, Epidaurus ve Asklepion.

Yaşlılıkta Aşk / Love at Old Age

  Sokakta neden el ele yürüyen yaşlılara sık rastlamayız? Siz hiç parkta öpüşen yaşlı bir çift gördünüz mü? Ben görmedim... Yaşlanınca unutur muyuz aşkı, yoksa "yaşlı başlı insanlarız" diye düşünüp toplumdan mı çekiniriz? Kafelerde birbirine aşkla bakan yaşlı insanlar olsa benim çok hoşuma gider mesela. Gittikçe sevgisiz toplumlara dönüşüyoruz. Aşkımızı, sevgimizi belli etmekten utanıyoruz. Bir de mahalle baskısı var gencinden yaşlısına. Sarılamıyor, öpüşemiyor, el ele tutuşamıyoruz.   Sizi bir projeyle tanıştıracağım. Ünlü fotoğrafçı Willy Puchner "Love at Old Age" adlı projesinde yaşlanınca aşkların nasıl göründüğünü göstermiş. Keşke diyorum, hep böyle insanlar görsem çevremde. Yılların yıpratamadığı aşkları kırışıklarına gizlemiş bu tonton insanlarla dolu olsa sokaklar, sahiller. Willy Puchner Bio The Project: Love at Old Age