Çok istediğim birşeyi rüyamda görmek asla gerçekleşmemesi demekti. Freud'u tanıyana kadar rüyalarımın uğursuzluğuna inanırdım.
Oysa O'nu rüyamda gördüğümde ne benim olmasını istiyor ne de bilinçdışımın bir köşesinde bu kadar yer ettiğini biliyordum. Sabah kalktığımda ilk hissettiğim büyük bir hayranlıktı. İnsan beynine, en ufak ayrıntıyı bile hafızaya alabilmesinden dolayı büyük hayranlık duydum. Sonra kendime şaştım. Aşık olmanın insaniliğini o kadar unutmuşum ki rüyamda görene kadar duygularımı bastırdığımı farkettim. Halbuki ruhun sonsuz özgürlüğünü savunan ben, iş kendime gelince büyük bir diktatör kesiliyordum. Yataktan bir daha duygularıma söz geçirmemek üzere kalktım.
Okula vardığımda rüyanın etkisinden çıkmış, gerçekliğin kollarına kendimi bırakmıştım. O zaman çok ufak bir ayrıntıyı atlamış olduğumu anladım. Evet onu tanımıyor olduğum gibi hiçbir ortak çevrede bulunmuyorduk! İsmini bile öğrenemeyecek olmak içimi acıttı.
O'na daha dikkatli bakmaya başladığımdaysa O'nun da bana bakıyor olduğu hissine kapıldım. Yine Freudçu bir önseziyle bir savunma mekanizması oluşturdum. Bana bakıyor olması benim uydurduğum birşeydi. Çünkü birine bakıyorsanız göz göze gelmek kaçınılmazdı.
Kendi saplantılı kişiliğimi bir kişilik bozukluğu olarak sınıflandırmaya çabalıyor, bunun adı olsa olsa histeri diyordum. Bi ara bipolar bozukluğun mani evresi mi acaba diye düşünmedim değil.
Aşık olmak yeterince zor birşeyken bir de kendine tahlil yapmaya çalışmak oldukça yersizdi.
Haftasonu iyice düşündüm taşındım, bilinçdışımın zenginliğini düşünüp yüzeye çıkan ufak bir ayrıntıya takılmadan yaşamalıydım.
Okula döndüğümde gözlerimi kaçırıp, başka şeylere odaklanarak vaktimi geçirdim. Dikkatimi ne kadar toplamak istesem de sanki her kantine gittiğimde, yemekhanedeyken ve fakültenin önünde arkadaşlarımla konuşurken O'nu görüyordum. Acaba O'nu mu takip ediyorum diye düşündüm ancak arkadaşları nereye giderse oraya giden ben için bu olanaksızdı. Evet resmen takip ediliyordum.
Takip mi ediliyordum? Teşhisimi koydum: Paranoid android!
Paranoid android hakkında biraz bilgi:
1- En az 1 aydan beri varolan , çok saçma ve mantıkdışı olmayıp, rastlanılabilecek türden sanrıların ( takip ediliyor olma, hastalık bulaştırılması, gizlice seviliyor,aşık olunuyor olma, kendine herhangi bir kötülük yapılabileceği, karşıt cinsten arkadaşı,esi tarafından aldatılma durumu, bir başka hastalığı olduğu seklindeki başkaları tarafından aksi kabul ettirilemeyen sabit inançlar) olması.
2- Hastanın şizofreni ölçütlerini karşılamıyor olması.
3- Sanrıların etkisi haricinde, kişinin eski aktivite durumunda bir değişikliğin olmaması ve kişinin davranışlarının çok garip, anlamsız ve saçma olmaması.
4- Sanrıların hastanın genel durumunda diğer duygusal zemindeki değişikliklere göre daha önemli bir yer oluşturup, depresyonel belirtiler gibi duygusal zemindeki değişikliklere oranla daha uzun sure varolması.
5- Bu durumun herhangi bir ilaç, madde ya da bir başka hastalığa bağlı olarak oluşmaması gerekmektedir.
(Kaynak: http://www.baktabul.net/psikoloji/237344-paranoid-bozukluk-paranoid-bozukluk-nedir.html )
Oysa O'nu rüyamda gördüğümde ne benim olmasını istiyor ne de bilinçdışımın bir köşesinde bu kadar yer ettiğini biliyordum. Sabah kalktığımda ilk hissettiğim büyük bir hayranlıktı. İnsan beynine, en ufak ayrıntıyı bile hafızaya alabilmesinden dolayı büyük hayranlık duydum. Sonra kendime şaştım. Aşık olmanın insaniliğini o kadar unutmuşum ki rüyamda görene kadar duygularımı bastırdığımı farkettim. Halbuki ruhun sonsuz özgürlüğünü savunan ben, iş kendime gelince büyük bir diktatör kesiliyordum. Yataktan bir daha duygularıma söz geçirmemek üzere kalktım.
Okula vardığımda rüyanın etkisinden çıkmış, gerçekliğin kollarına kendimi bırakmıştım. O zaman çok ufak bir ayrıntıyı atlamış olduğumu anladım. Evet onu tanımıyor olduğum gibi hiçbir ortak çevrede bulunmuyorduk! İsmini bile öğrenemeyecek olmak içimi acıttı.
O'na daha dikkatli bakmaya başladığımdaysa O'nun da bana bakıyor olduğu hissine kapıldım. Yine Freudçu bir önseziyle bir savunma mekanizması oluşturdum. Bana bakıyor olması benim uydurduğum birşeydi. Çünkü birine bakıyorsanız göz göze gelmek kaçınılmazdı.
Kendi saplantılı kişiliğimi bir kişilik bozukluğu olarak sınıflandırmaya çabalıyor, bunun adı olsa olsa histeri diyordum. Bi ara bipolar bozukluğun mani evresi mi acaba diye düşünmedim değil.
Aşık olmak yeterince zor birşeyken bir de kendine tahlil yapmaya çalışmak oldukça yersizdi.
Haftasonu iyice düşündüm taşındım, bilinçdışımın zenginliğini düşünüp yüzeye çıkan ufak bir ayrıntıya takılmadan yaşamalıydım.
Okula döndüğümde gözlerimi kaçırıp, başka şeylere odaklanarak vaktimi geçirdim. Dikkatimi ne kadar toplamak istesem de sanki her kantine gittiğimde, yemekhanedeyken ve fakültenin önünde arkadaşlarımla konuşurken O'nu görüyordum. Acaba O'nu mu takip ediyorum diye düşündüm ancak arkadaşları nereye giderse oraya giden ben için bu olanaksızdı. Evet resmen takip ediliyordum.
Takip mi ediliyordum? Teşhisimi koydum: Paranoid android!
Radiohead-Paranoid Android
Paranoid android hakkında biraz bilgi:
1- En az 1 aydan beri varolan , çok saçma ve mantıkdışı olmayıp, rastlanılabilecek türden sanrıların ( takip ediliyor olma, hastalık bulaştırılması, gizlice seviliyor,aşık olunuyor olma, kendine herhangi bir kötülük yapılabileceği, karşıt cinsten arkadaşı,esi tarafından aldatılma durumu, bir başka hastalığı olduğu seklindeki başkaları tarafından aksi kabul ettirilemeyen sabit inançlar) olması.
2- Hastanın şizofreni ölçütlerini karşılamıyor olması.
3- Sanrıların etkisi haricinde, kişinin eski aktivite durumunda bir değişikliğin olmaması ve kişinin davranışlarının çok garip, anlamsız ve saçma olmaması.
4- Sanrıların hastanın genel durumunda diğer duygusal zemindeki değişikliklere göre daha önemli bir yer oluşturup, depresyonel belirtiler gibi duygusal zemindeki değişikliklere oranla daha uzun sure varolması.
5- Bu durumun herhangi bir ilaç, madde ya da bir başka hastalığa bağlı olarak oluşmaması gerekmektedir.
(Kaynak: http://www.baktabul.net/psikoloji/237344-paranoid-bozukluk-paranoid-bozukluk-nedir.html )
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim...