Ana içeriğe atla

Ajanda Aşkım

  Ajanda ve takvim sevgim kendimi bildim bileli var ama Metis ajandalarını gördüm göreli bunun adı resmen AŞK. İlk ajandamı 2009'da almışım ama nereden denk geldim de aldım bilemiyorum. Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki bir zamanların efsane İletişim'i, şimdinin kitapsanında görmüş olmam muhtemel. En büyük hatam ise YGS-LYS'ye hazırlanacağım nasıl olsa ajanda yazacak vaktim olmaz diye 2010 ajandasını almamam(kendime haksızlık yapmayayım belki de alacak vaktim olmadı). Resmen koleksiyonumdaki eksik parça!

  Ajanda günlükten bile güzel birşey, hangi gün hangi etkinliğe katılmışsın nereye gitmişsin gayet özet şekilde var. Gerçi ben zaman zaman günlük muamelesi yapıp duygularımı da yazıyorum.

Mesela Büyük Ev Abluka'da konserinde Bas Bariton'a aşık olmuştum, oraya hemen çakmışım bi KALP.

  Günlükten bile güzel dedim ya... İnsana Almanca, Biyoloji, İngilizce sınavlarından daha çarpıcı birşey hatırlatabilir mi lise yıllarını!

  Bazen de araya güzel bir şiir serpiştirilir...

asmak neyi kurtarır 
       öldürmek neyi 
yaşatmaktır önemlisi 
               güzel yaşatmak 
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini 
       ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak 
.....
kökü burda 
        yüreğimde 
yaprakları uzaklarda bir çınar 
ıslık çala çala göçtü bir çınar 
       göçtü memet diye diye 
              şafak vakti bir çınar 
           silkeledi kuşlarını 
                         güneşlerini: 
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet, 
                                                                      memet!»
(Şiir: Hasan Hüseyin Korkmazgil-Haziranda Ölmek Zor)



  Bazen de bakıp ne çok şey yapmışım diyor insan. Şu sayfayı görünce moralim bozuldu, kendimi şu aralar asosyal buldum. Bu arada ilk yüz naklini yapan Ömer Özkan'ın bir panelini dinleyebildiğim için kendimi mesleğim adına şanslı hissediyorum.

  Ve haber nitelikli şeyleri, gündemi de not ediyorum. Bir gün tüm yaşadıklarımız tarih olacak ne de olsa, balık hafızalı olmamalı insan.
"5 Ocak: ODTÜ'lü öğrenciler AKP binasına yürümek istedi, tazyikli su yediler"
Özetle; herkes ajanda kullanmalı bence :)

Doğduktan sonra bebeğin attığı ilk çığlığın bir adı olmalı (Olmayan Kelimeler, Metis Ajanda)

Yoga ve Hayvan Hareketleri(İnsanlar ve Hayvanlar, Metis Ajanda)

Gargantua'nın altı hacıyı nasıl salatada yediği(Ayvayı Yedik!, Metis Ajanda)






Yorumlar

  1. Ben de aldım 2013 ajandasını! İnsana ajanda kullanımını sevdirmek konusunda çok başarılılar, teşekkürler metis yayınları ve kurtluelma! :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederim...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayatıma Yön Veren 10 Kitap

  Geçen sene böyle bir yazı okumuştum, o günden beri düşünüyorum hayatıma yön veren 10 kitap nedir diye. En çok beğendiğiniz kitapları belirlemek kolaydır ama bir kitap okuduktan sonra bazı kararlarınızı sorgulamak bazılarını değiştirmek ise o kitabın hayatınıza etki ettiğini gösterir. Yani bir kitabı beğenmekle bir kitabın size kendinizi sorgulatması ayrı şeylerdir. Ben "bir kitap okudum hayatım değişti" demiyorum ama "bir kitap okudum ve kararlarım değişti" dediğim 10 kitabı sıralayacağım.

İlk Psikiyatri Hastanesi: Asklepion

  İçinde bulunduğumuz coğrafya tıbbın kurucu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Tıbbın babası Hipokrat İstanköy (Kos Adası) doğumludur ve çeşitli Anadolu illerinde hekimlik yaptıktan sonra tekrar İstanköy'e dönerek hekimliğe burada devam etmiştir. İstanköy Bodrum'un karşısında yer alan bir Ege adasıdır.   O dönemlerde yurdumuzda üç önemli sağlık merkezi bulunmaktaydı. Hipokrat'ın bulunduğu Kos Adası, Epidaurus ve Asklepion.

Yaşlılıkta Aşk / Love at Old Age

  Sokakta neden el ele yürüyen yaşlılara sık rastlamayız? Siz hiç parkta öpüşen yaşlı bir çift gördünüz mü? Ben görmedim... Yaşlanınca unutur muyuz aşkı, yoksa "yaşlı başlı insanlarız" diye düşünüp toplumdan mı çekiniriz? Kafelerde birbirine aşkla bakan yaşlı insanlar olsa benim çok hoşuma gider mesela. Gittikçe sevgisiz toplumlara dönüşüyoruz. Aşkımızı, sevgimizi belli etmekten utanıyoruz. Bir de mahalle baskısı var gencinden yaşlısına. Sarılamıyor, öpüşemiyor, el ele tutuşamıyoruz.   Sizi bir projeyle tanıştıracağım. Ünlü fotoğrafçı Willy Puchner "Love at Old Age" adlı projesinde yaşlanınca aşkların nasıl göründüğünü göstermiş. Keşke diyorum, hep böyle insanlar görsem çevremde. Yılların yıpratamadığı aşkları kırışıklarına gizlemiş bu tonton insanlarla dolu olsa sokaklar, sahiller. Willy Puchner Bio The Project: Love at Old Age